8 Ekim 2016 Cumartesi

KENTSEL ALT YAPI ve İMAR

Dünyanın enerji tüketimi ve ekonomik büyüme trendine bakıldığı zaman, karşımıza hiç de olumlu bir tablo çıkmıyor.
Halen 90 trilyon dolar civarı olan dünya ekonomisi
(2010-87 trilyon dolar), gelişmekte olan ülkelerin ortalama yıllık %3-5 büyüme oranını yakalayacağı 2040-2050 döneminde 270-300 trilyon dolar civarına çıkacak. Enerji tüketimi ise 5 kat civarı artmış olacak.
(Halen 1000 dolarlık bir ticaret hacminin atmosfere olan sera gazı katkısının (190 kilo petrol karşılığı enerji üretimi; 456 kg karbondioksit) düşünürsek, zamanla sera gazı oranının artacağı ve 450 ppm'i geçeceği kesin…)
Yani küresel ısınma, eğer bir mucize olmaz ise, artarak devam edecek.

Kentiniz için şimdi verilen kararlar, o zaman şehri şekillendiriyor olacak.

Bu nedenle gerek alt yapı, gerek ise imar konusunda, alışılmıştan farklı politikalar belirlemek ve bunları kamuoyu desteği ile uygulamak koymak şart.

Kamuoyu desteği, yönetim değişimlerinde bile, çizilmiş ana rotadan fazla sapma olmaması ve gelecek yönetimleri zorlayıcı olması açısından önemli.

(Bu nedenle şeffaflık, hesap verilebilirlik ve yönetime katılımcılık kültürünün topluma yerleşmesi önemli.  Ancak bu şekilde,"Ben yaptım, oldu!" zihniyetindeki olası yönetimler, kamuoyu baskısıyla çizilen yolu takip etmeye zorlanabilir.)


Alt yapı açısından, (bence) en yüksek maliyetimiz yapılan yatımların marjinal maliyetlerinin çok yüksek oluşu.

İmarlaşan yerlerdeki alt yapı çok sık deşiliyor.
Zemin defalarca açılıp kapatılıyor. Her ne kadar Aykome olsa da, bu konuda verimli değiliz.

I) Örnekleme: Önce asfalt yapılıyor. Ardından asfaltın bir kısmı kesilip, toprak kazılıyor ve içme suyu veya kanalizasyon borusu döşeniyor. Ardından kapatılıyor. Bir süre sonra (şanslıysak) yakın veya aynı güzergâhtan, elektrik, doğal gaz, telekom kabloları geçirmek içinde aynı işlem yapılıyor. Ardından uzun bir süre sonra, yolun bir kısmı çökünce, alan tekrar asfaltlanıyor.

Şanssız isek, her asfaltlama ve yol düzenlemesinden sonra bu kazılar ayrı ayrı yapılıyor. Aynı yerlere tekrar tekrar düzlenip asfaltlanıyor.


Bu yetmiyormuş gibi, herhangi bir bozukluk olduğunda aynı hat tekrar kazılıyor. Mesela içme suyu veya kanalizasyon arızasında kazılacak yer tahmini yüksek iken, Telekom ve elektrik hatlarında güzergâhı bozukluk bulunana kadar elden geçirmek gerekebiliyor

 Üstüne üstlük, bazen toprağı kazma sırasında yakındaki diğer hatlara zararda verebiliyorlar. Verilen bu hasar, ilk ekibin çalışmayı bitirmesinden ve üstünü örttükten sonra da çıkma ihtimali var.

II) Örnek Olay: Bir tarihte, bir kurum tarafından bir sokakta fiber kablo döşeme çalışması yapıldı. Çalışma esnasında, bölge sokak aydınlatma binalarına giden elektrik kablosu, ardından diğer kurumun fiber optik kablosu kesildi. Bu arada bir de "su ana borusu" patlatıldı.




Çıkartılan toprağı, sürükleyen su geniş bir alana yayıldı. Su ekipleri gelene kadar kaybedilen su miktarını kaç ton bilmiyorum. Bu arada sızan suların bir kısmı, karşı sokaktaki telekomünikasyon santrallerinden birine ulaşıp, orayı da doldurdu.

Sonuç: Bir hat kazısı sırasında, 3 ayrı kurumun ekiplerine ek iş çıkartıldı. Yapılan işin işgücü ve zaman maliyeti arttı.
(Orta vadede; çıkartılan toprak ile yayılan çamur, kurudukça toz olarak evlere geri döneceği için, bölgedeki deterjan kullanımını da artıracak.)
Münferit açıdan çok önemli olmasa da, yıllık ortalama sayısının maliyeti hesaplanırsa, kayıplar daha iyi anlaşılır.


III) Maliyetler:
 Kurumsal açıdan bir ekibin, bir süre ek çalışması çok yüksek bir maliyet olmayabilir.
Ancak dönem bazında, aynı bölgede yapılan toplam işgücü, fazla mesai, malzeme ve ulaşım masrafları olarak ele aldığımızda, maliyetler yükseliyor.
Bir de buna diğer kurum ekiplerinin masrafları da eklenince, toplum için olan gerçek maliyeti daha net oluyor.
Üstelik proje ilk uygulanırken planlanan kullanım ömrü de azaldığından, marjinal maliyetlerde yükseliyor.
(Örneğin; Yapılan içme suyu borusunun maliyeti hesaplanırken 20 yıl çalışacağı varsayılıp, buna göre maliyet analizi yapılıyor. Oysa 6ncı yılda borunun yakınındaki doğal gaz çalışmasında boru hasar görüyor. Bu sefer hem borunun kullanım ömrü kısalıyor, hem de bu süreçte yapılan işçilik, makine, malzeme maliyeti bu ilk hesaplanan maliyeti yükseltiyor.
Ya da 10 yıl dayanması öngörülen yol, 3-4 yıl sonra hatların döşenmesi için açılıp kapatılıyor.)

  Alt yapının düzenlenmesi:
Bunları azaltmanın
(bence) emin bir yolu var. İlk sefer maliyetini yükseltecek olmasına rağmen, bu hizmetlerin tek bir hat içinden olacak şekilde, dehlizlerden geçirilmesidir.

Elbette dehlizlerin veya kanalların kazılması ve döşenmesi, betonlanması maliyetlidir.

Üstelik nüfus yoğun eski yerleşim yerlerinde bu imkânsız gibi olabilir. (Kemeraltı, Kordon gibi eski, yoğun ve sıkışık bölgelerde)
Ayrıca döşenmiş eski hatların bu dehlizlere alınması da sorunlu.

Bir de hatlardaki hasar durumunda müdahale için, hasarın bulunduğu  bölgenin üstünü açmak gerekiyor.



Bu nedenle pratik bir çözüm önerim var: Lego mantığıyla birleştirilecek, çok az temel parçadan oluşan, kalıplanmış özel beton bloklarla bu mümkün.

Bir bakıma beton su-kanalizasyon boruları gibiler. Ancak bunların içinden basınçlı akışkan geçmediği için (su veya atık su) sızıntı riskleri yoktur. Zaten direk toprağa döşenen bu boru ve kablo hatları da dış korumalı olarak gömülüyorlar.

Tasarladığım ürün; 2 tane gövde, 4 tane dirsek-köşe, 2 kapak parçadan oluşuyor.
Üst kısmı toprak hizasında olacak şekilde yerleştirilen dehliz parçaları, bir bütün halinde iken bir boru hattı-dehliz haline geliyorlar.
Sadece üst parçanın kaldırılması ile içindeki hatlara ulaşmak mümkün. İş bitince tekrar yerleştirilecek.
Parçaların ek yerlerindeki girintiler, hem birbirlerine geçmeli olarak kenetlenmesini, hem de dış basınçlara karşı direnci artıracak. Bu sistemde kırılan yerlerde sağlam yerlere dokunmadan, sadece kırık parçayı değiştirmek yeterli olacak


Ana gövde parçaları (2 model)

PARÇALAR
UYGULAMA


Dirsek parçaları (4 model)

PARÇALAR
 

UYGULAMA
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjheK1yqSGlRFh0_Dsq4b2Iou9AKkjcDhkniYk6-fpgkX76GAWSC8qLXrCbUaIt7cH_OkXYcXVYFdM3lgXS1q5S-kI5s4W5C12wbOc9IogkMsLMXGRWG1rAtdY-LtHwpMSXvNe2H3FO0OBL/s320/altyapimar+%252811%2529.jpg



TOPLU HALDE


 


 

Kapak parçası (2 model)





Kapak iki ayrı eş parçadan oluşuyor. Yarım kapak uygulamasına da müsait.

Avantajları:

  1) 2 farklı şekildeki 4 parça ile istenilen uzunlukta dehliz döşenebilir. Bunun için mevcut döşenmiş hatları baştan döşemeye gerek yoktur. Mevcut hatların etrafına kurulabilir.

  2) Parçalar, birbirine geçmelidir. Üst ve taban parçalar yapıyı bir arada tutar. Parçaları bir arada tutan şey, aralarındaki girinti ve çıkıntılardır. Bu girinti ve çıkıntılar, yapıyı birbirine kenetler.

  3) Üst parça, eklenecek bir tutma kolu ile kaldırılabilir. Bu şekilde, dehlizdeki hasara yukarıdan müdahale yapılabilir.

  4) Yapı olarak kemer modeli ele alındığı için, en az 3 ton
(12 tonluk bir kamyon tekeri) basınca dayanıklı şekilde imal edilebilir. Yüzey hizasında toprağa gömülü olacağı için, çevresindeki toprak dokusu da yapıyı destekleyecektir.
(Eğer istenirse, dayanıklılığı arttırmak için, beton içine çelik tel örgü (bağ, bahçe, arazi sınırlandırmada kullanılanlar eklenebilir. Bu şekilde yoğun trafik olan yerlerde güvenle kullanılması mümkün olacaktır.)

  5)  Aynı hattı etrafa ve diğer hatlara zarar vermeden, defalarca açıp kapatmak, ekleme yapmak mümkün olacaktır.

  6) Küçük parçalardan oluşmasından dolayı, hasarlı, kırık parçaları değiştirmek yeterli olacaktır.
g) İşçilik ve zaman maliyetlerini düşürür.

  7)  Dehliz için boşluk kalacağı için aşırı yağışlı dönemlerde, ek kanalet olarak görev yapabilir.
Ya da istenirse
(şekillere eklenmemiştir) bir iç orta taban ile tamamen ayrı bir su yolu bırakılabilir.

  8) Hattın devam etmediği noktalarda kapak parçalar ile hat sonlandırılabilir. Daha sonraki dönemlerde ihtiyaca göre buradan devam edilir.
 
 9) Daha sonra aynı bölgeye yeni bir hat ekleneceği zaman, toprağı kazmasına gerek olmayacaktır. Mevcut hattı kullanabilecek.

Dezavantajları:
  1) Akla gelen ilk risk, bir bozulma, hasar olma durumunda arıza bölgesinin tespiti konusunda oluyor. Mesela bir akışkan hasarında (su, gaz gibi) …

Çözüm olarak; hasar bölgesinin tespitinde, alt yapıyı dehlizlerle yeraltından yöneten belediyelerce geliştirilen güvenlik önlemlerinden ilham almak gerekir.
Mesela su veya gaz dağıtım hatlarındaki olağan dışı basınç düşmesini takip eden elektronik detektörler olabilir.
  2) Yapılacak parçaların boyutları kesinleştirilmemiştir. Eski sistem borulara veya noktalara geçiş için ihtiyaca göre adaptör parçalar geliştirmek gerekiyor.

  3) İlk döşeme maliyeti yüksek olabilir. Finansmanında diğer ortak kurumların desteği şart olabilir.


Uygulama hakkında öneriler:
Mevcut alt yapıyı tekrar kazıp, bu dönüşüme geçmek hem zaman alıcı, hem de maliyetlidir. Çok acil ve önemli olmadıkça, bu bölgeler (şimdilik) olduğu gibi bırakılmalıdır.

Diğer yandan şehrin artan nüfusu ile imar ihtiyacı artmaktadır. Gerek kentsel dönüşüm, gerek ise müteahhitsel dönüşüm ile birçok yerde binalar yapılmaktadır.

  1) İmarlaşan ya da dönüşüme giren bölgelerde dehliz sistemi uygulanabilir. Çünkü her bina yapılışında, yeniden hatlar döşeniyor, kapasite artırımı yapılıyor.
  2) Asfalt-yol çalışması yapılan ve yerleşim bölgesi içinde kalan tüm yollarda, henüz ihtiyaç olmasa bile bu dehlizlerin döşenmesi faydalı olacaktır. (Örnek; Yzb. İbrahim Hakkı caddesinde yapılan alt yapı çalışmaları gibi. Yol yapılıp, hizmete açıldıktan sonra yapılan 1alt yapı çalışmaları1 zaman, işçilik ve marjinal maliyetlerini artırdı.)

 3) Ayrıca alt yapısı eski olan bölgelerdeki yenileme çalışmalarında bu dehlizler eklenebilir.  Tam uygulamaya geçmek hemen mümkün olmayacağı için, iş yapılan alanda sadece uygulanır, bu bölgeler kapaklarla kapatılır.
(Dışarıya çıkan hatlar için kapaklarda ihtiyaca göre delikler açılır.)
Zamanla yeni değişimler oldukça, buralarda da dehliz sistemi eklenerek yerleşir.


Su Kanaletlerindeki Çöpler:   

Kentin nüfus hareketlerinin yoğun olduğu bölgelerindeki
sorunlardan biri de, vatandaşın tüketip attığı yiyecek ambalajlarının mazgallardan,  kanaletleri doldurmuş olmaları.

Bu durum görsel kirliliği azaltsa da
(gizlese de), kanaletlerdeki su akışını yavaşlatıp kokuya da neden olmaktadırlar.

Ayrıca ani yağışlarda bu kanaletler, suyun topladığı çöplerle tıkanmaktadır. Su basmalarına neden olmaktadırlar.

Önerisi:

Günlük hareketliliğin yoğun olduğu bölgelerdeki kanaletlerin içine, ikinci bir mazgal daha yerleştirilmesidir.
Bu mazgal aralıkları biraz daha küçük olup, kanaletin derinliğinin yarısı yüksekliğinde olacaktır. Ek mazgalların taşınabilir olması için, uzunlukları kullanıldıkları bölgeye göre 0.5 -2 metre arasında olmalıdır.
Her ek mazgalın üst tarafında, su akış yönünde,  zemine dik yönde ek bir kısa mazgal çıkıntısı da olacaktır.
 
Amaç:  Ek mazgalların ilk görevi, mazgal deliklerinden içeri giren ambalaj atıklarını, zeminden yukarı bir bölgede tutmaktır. Böylece, su akışı olduğu zaman zemin üzerinde ancak küçük parçacıklar kalacaktır.
Ayrıca ek mazgala eklenen üst dik bölümde, aşırı yağış durumlarında artan su seviyesi ile taşınan ambalaj atıklarının bir kısmını o bölgede tutacaktır. İleriye taşınmayan ambalaj atıkları nedeniyle, kanaletlerdeki tıkanma düşecektir.



 


 
 Dik kısa ızgara, çöplerin toplanması, akıntı ile devam etmemesi içindir.

 Derelerin Temizliği, Derelerden göllere, denizlere salınan çöp miktarını azaltmak:
ABD'de yapılan iki uygulama var. Bence bize  uygun olanı aşağıdaki uygulamadır. Körfeze giden atıkların otomatik toplanmasına ilişkin. Güneş enerjisi ile çalışıyor ve dere ile gelenleri süpürüyor. Dere ağzına yakın noktada, çöpleri ağlarla değirmene yönlendirip, değirmenin süzgeç kanatçıkları ile sudan ayırıyor. Ardından değirmenin dönüşü esnasında, çöp depolama konteynırına boşaltıyor.



 




E) Küresel Isınma ve Su
 
Küresel ısınma gelişmekte olan ülkeler yüzünden yavaşlamayacak.
(Gelişmiş ülkelerdeki emisyon oranları azalırken, gelişmekte olan ülkelerde emisyon miktarı artacak.)

Bu durumda, değişen koşullara göre uyum sağlayıcı önlemler almak ön plana çıkıyor.

Karşılaşılan ve artacak olan sorunlar:

  1) İlk sorun, açık su kaynaklarındaki
(baraj, gölet gibi) artan buharlaşma ve kirlilik olacak. Ayrıca artan ısı ile suda üreyen alg yoğunluğu artacak.

  2) Bitkilerin su ihtiyacı artacak çünkü yaprak buharlaşması da fazla olacak.

  3) Yağış rejimleri, yıllar boyunca toplanmış istatistiksel verilerden sapacak. Yıllık ortalama yağış miktarı az değişecek olsa da, düzensiz ani yağışlar artacak.
(Çünkü havadaki nem doygunluğu, ancak soğuk hava kümesine denk geldiğinde yağmura dönüşüyor. Düzenli yağış olmadığı zaman, havadaki nem miktarı birikiyor.)
Ani yağışlarda, kullanım için tutulan-depolanan su miktarı daha düşük oluyor.

  4) Artan nüfus ile ihtiyaç duyulan su miktarı da artacak.
Sadece şehirde günlük yaşam için değil,  bu nüfusu beslemek için tarımda kullanılan su
(toplam su tüketiminin %70'i tarımda zaten…) miktarı da artacak.

 
5) Yer altı su kaynakları üzerindeki kullanım ve tarımsal kökenli kirlilik artıyor.
(Eğer  Akiferlerden çekilen su miktarı düzenlenemez  ve ilaca ve gübrelemeye dayalı tarımsal  yöntemler değişmez ise sorunlar daha da ciddileşecek..)

 
6) 2020'li yılların başlarından 10 yıllık kısa bir küresel soğuma dönemine girileceği tahmin ediliyor. Bu yağışların daha da azalması olarak sonuçlanacak.

Öneriler:
 
1) Açık su kaynaklarındaki buharlaşmayı engellemek mümkün değil. Sadece azaltmak için önlemler alınabilir.
    a) Yüzey alanı dar, derin barajlarda suyu depolamak
    b) Açık yüzey alanını daraltan uygulamalar desteklenebilir. Örneğin göller üzerine kurulan güneş paneli salları gibi...

  2) Her türlü tatlı suyun; ister yağışla, ister sulama ile kaybedilen suyun tekrar kullanımı düzenlenebilir.

  3) Yağışlardan kanaletlerden boşaltılan suların depolanması ve tekrar kullanılması planlanmalı

  4) Aşırı yağışlarla risk oluşturan yerlerde toprak içinde geçici su depoları oluşturulabilir.
Bu iki durumu birleştiren çözümler geliştirilebilir.

Park ve Bahçeler için öneriler:

Kentsel alanda yeşil alanların bakımı ve geliştirilmesinde kullanılan su miktarını azaltmak lazım. Mevcut durumda, damlama sistemi, fıskiye ya da pulvarize sulama kullanılıyor. Verimli olsa da bu yöntemler, toprak su geçirgenliğine ve su tutma kapasitesine bağlılar.
Daha önce çeşitli su tutucu yöntemler katkı maddeleri
(jel, gözenekli katı maddeler) kullanıldı. (Sonuçları ve verimliliği hakkında bilgim yok ama tekrar kullanılmadığına göre olumlu değil diye düşünüyorum.)


Yaya yolları,  çimenlik, yeşillendirilmiş bölgelerde, toprak içinde su depolamaya uygun büyük "toprak kap" hazneler yerleştirilebilir.







Geniş çimenlik alanlarda genellikle hazır çim seriliyor. Bu serilen çimlerin altında su geçirgen eğimli kanallar (içleri kum ile doldurulmuş) ile sular toprak depolama haznelerine yönlendirilebilir.

Sulama esnasında öncelikle bu depolardaki sular kullanılır.
(Güneş enerjisi veya rüzgar enerjisi ile depolanmış şarjlı pillerle çalışan 12 voltluk sintine su boşaltma pompaları kullanılabilinir.)

Amaç:
  1) Yağmur veya sulama sonrası, toprağın kapasitesi üstündeki sudan mümkün olduğunca tekrar faydalanmak,

  2) Normalde boş halde tutulacak
(sulamada önce kullanılacak) hazneler, aynı zamanda ani yağışlarda, fazla suları depolamaya yarayacaktır.

  3) Yeşillendirme- ağaçlandırma yapılan bölgelerde, toprak kap'tan sızan su, bölgenin toprak nemine destek verecektir. Kök sağlığına destek verecektir.

  4) Alternatif olarak düzenli sulamanın mümkün olmadığı kurak arazilerde, toprakta su nemini artırma için atık pet şişeler kullanılabilir.
Pet şişelerin yarıdan kesilerek, kök ulaşma derinliğine göre, 1 metre daha derine, kesik kısım yukarıda gelecek şekilde yerleştirilmesi durumunda, sulama sonucu sızan suların bir kısmı burada alıkoyulur. Daha sonra bu sular toprak neminin sürmesine destek vereceği için, sulama aralıklarını uzatır.

  5) Yatay bahçe, yeşil pano çalışmalarında, havadaki nemi yoğunlaştırarak bitkilerin su ihtiyacı giderilebilinir. Bu amaçla, 12 voltluk "peltier devreleri" kullanılabilir. (
Bisikletçiler için dinamodan güç alıp, bisikletçilere havadan su sağlayan sistemin uyarlanışı) Güneş panelleri de sisteme eklenebilir.

  6)
Kent içi yağmur suları için tuzaklama
Şehir içi yol kenarlarında park ve bahçelerin düzenlediği çiçekler bulunmakta. Bunların sulanması maliyet ve zaman alıyor. Tamamen kısmak mümkün değilse de azaltmak mümkün.

Çözüm önerisi: Park ve bahçelerin yeşil alan olarak kullandığı alanların altına yollarda birikecek suların toplanabileceği su havuzları, tuzakları oluşturmak. Toprak depolarda su toplanabilir. Bu depolarında biriken su daha sonra toprak neminin dengelenmesinde faydalı olacaktır. Ayrıca binlerce ton suyu, denize akmadan tutma imkânı olacaktır.

 


Şehrin genel su ihtiyacı için:
Normal kullanım düzeylerine bakarsak, üretilen içme suyunun önemli bir kısmını tarım sektörü kullanmaktadır. Kalan yaklaşık %30'luk kısmı sanayi ve ev kullanımında tüketiliyor.

Su kaçak ve kayıplarını azaltmak, kullanılan su miktarını artırıyor. Ancak evlerde su tüketimini azaltmak için yapılan sürekli bilinçlendirme çabaları bu konuda yeterli olmuyor.

Bu amaçla yapılabilecek bazı uygulamalar var.


  1)  Su faturalarına, "gülen yüz ve asık yüz simgeleri eklemek". İnsan psikolojisine yönelik bu çalışmada, hane de yapılan su tüketimi, bölgelerindeki ortalama tüketime göre miktarı eşit ya da az ise gülen yüz eklenir. Bu miktarı aşmış ise, ağlayan yüz eklenir. (Fatura arkasında bunun açıklaması olur. )
Kişiler, çevrelerine göre kendilerini kıyaslayarak su tüketimlerini ayarlarlar.


  2)  Tarım ve hayvancılık ciddi su tüketimi yapılan alanlardır. (Mesela 1 kg dana eti üretimi için 16 ton su harcanıyor). Ayrıca sebze ve meyvenin nakliyesi ne kadar uzak mesafeden yapılıyor ise, o kadar çok karbon salınımına da sebep olunuyor.
Bu nedenle şehir'e yakın çevrede, hayvancılık ile "entegre organik tarımın" teşvik edilmesi faydalı olacaktır.
Örneğin, kanatlı hayvancılık atıkları ile ısınan seralarda, tavuk gübreleri ile yapılan tarım gibi. Ya da tilapiya, sazan, yayın, tatlı su levreği gibi balık yetiştiriciliği yanında sebze üretimi gibi...

  3) Evlerde, kentsel tarım teşvik edilebilir. Özelikle dar gelirli bölgelerde sosyal projeler altında teşvik edilebilir. Bu şekilde şehir sakinleri daha sağlıklı ve güvenilir ürünler temin ederken, tarım üreticiler üzerindeki "çok üretme baskı" da azaltılır.

  4) Genel tarımda damla sulamaya geçiş teşvik edilmeli. Her ne kadar bakanlıkların alanına giren bir politika gibi gözükse de, tüketilen su şehrin ihtiyacı olan su olduğu için, ilgilendiriyor.
  5) Arıtma sularının, tarım sektöründe ve sanayi de kullanılması teşvik edilmeli. Bu aynı zamanda yer altı kaynak sularının kullanımını azaltırken, yenilenme hızını artıracaktır.

  6) Kent içi yağmur sularının depolanıp, temizlenip, şehir içi park bahçe genel su kullanılması mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder